"Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..."
İnsanın daha insan dahi olmadığı, sadece bir primat türünden ibaret olduğu zamanlardan beridir asla birbirinden kopamamış, o görkemli bireyselliği elde edememiştir. Ve bu, böyle de kalacaktır. İnsanın toplaşma, birleşme ve birbirine sırtını yaslama dürtüsü asla sonlanmayacaktır. İnsan birbirini taklit eden bir varlıktır, etrafında kim varsa, kabile ne yapıyorsa uyum sağlayıp kabul görmek için bilinçsizce rol yapar.
“Başkalarının hayatını yaşamak” yani insan yaşamı boyunca bencil davransa veya kendini toplumdan soyutlasa da fark etmeden insanlara mahkumdur. Bu mahkumluk sadece kendi değil başkalarının hayatını da yaşayıp sürdürmektir.
Bu durum insanlık geliştikçe zirveye çıkmıştır. Örneğin 10. Yüzyıllarda bir savaşın etkisi, bu haberin diğer toplum ve ülkelere varmasıyla gerçekleşir. Bu süreç çok zahmetli bir iştir. Haftalar boyu yol gelen savaştan kaçan bir topluluk halk arasında haberi yayarak panik ve korku uyandırır. Oranın kralı bu haberi dedikodudan sıyırmak için haberi getireni buldurur. Eğer gönderecek ise destek kuvvetlerini hazırlar ve yine haftalar sürecek yolculuğa çıkar. Bu tüm adımlar boyunca aylar geçmiş olacaktır ve savaştaki ülke bu sırada yeni bir yönetici etkisi altında gelen destek kuvvetlerine saldırabilir veya ülke onlar gelene kadar yerle bir olmuş olabilir. O ülke insanlarının komşu ülkelere kaçmasıyla oluşan mülteci sorunları o toplum insanlarının hayatlarını da etkiler.
Fakat bu durum artık değişmiş, beter olmuştur. Artık sadece komşu ülkemizin savaşı veya oradan gelen mülteciler değil, dünyanın öbür ucundaki bir maden ocağı patlaması veya çete ayaklanması gibi sadece iç sorun olarak kalması gereken sorunlar da bizi ilgilendirir. Ve bu durum kişisel hayatımıza yansımaktadır. Bunun başka bir örnek olarak yaşadığın ülkenin ana petrol tedarikçisi olan bir ülkede iç savaş çıkarsa benzin fiyatları uçar, arabanın bu giderini karşılayamayacağından artık toplu taşıma kullanırsın ve bir bakmışsın artık işe konforlu arabanda gideceğine sıkış tepiş metroya mahkumsun.
İnsan birbirine sıra halinde bilekten zincirli, biri takıldı mı diğer hepsi yer yıkılan ama yine bu sayede birbirinin sırtına dayanarak ayağa kalkmayı başarabilen bir o kadar yüce bir o kadar da zavallı bir mahlukattır.
Rüzgar KÜÇÜK 70
1 Yorumlar
Bu gerçekten ilginç bir metin olmuş arkadaşım.
YanıtlaSil