İnsan, sadece kendisi için yaşamaz. Yaşadığımız dünya, çevremizdeki insanlar ve onların değerleri aslında bizim kararlarımızı, hayallerimizi hatta kim olduğumuzu şekillendirir. Ben bu konuyu hepimizin aktif olarak üzerinde düşündüğü bir konu olan meslek seçimi üzerinden örnekleyerek kendi düşüncemi dile getireceğim. Hayatımızdaki pek çok şeyde olduğu gibi meslek seçiminde de toplumsal kalıplar ve beklentiler oldukça fazla peki meslek seçiminde nedir bu toplumsal kalıplar ve beklentiler? Örneğin; meslek seçimi dediğimiz şey, yalnızca bireysel ilgi ve yeteneklerle ilgili bir durum olmaktan çıkıyor. Hepimiz, küçüklüğümüzden itibaren bir baskıya maruz kalıyoruz. Ailelerimiz, öğretmenlerimiz hatta arkadaşlarımız, kısacası herkesin geleceği hakkında herkesin bir fikri var. Herkes "geleceği parlak" meslekleri önerir: doktorluk, mühendislik, avukatlık gibi. Peki ya sanatçı olmak isteyen bir gençseniz? Ya da farklı bir alanda yeteneğiniz varsa ama insanlar o mesleğe gereken değeri vermiyorsa? İşte burada toplumun bize dayattığı sosyal baskılar devreye giriyor.

 Bütün bu baskıları yapan insanların bu fikre sahip olması da aslında diğer insanlara bağlı yani bu fikir kalıpları dahi bireysel değil. Sanatçı ya da sporcu olmak isteyen bir gencin meslek seçiminin hoş karşılanmamasının temel sebebi para. Eğer Dünya geneli bir üne sahip olunmazsa -ki bu ihtimali düşük olup olsa da belli bir zaman isteyen bir şey- yeterince para kazanılamayacağı korkusuyla o kişinin sosyal çevresi bu baskıyı yapmaya başlar. Fakat parayı bu kadar düşünmeleri de aslında diğer insanların oluşturduğu dünyanın düzenidir. Birçok genç, sadece topluma uygun adımlar atmak için kendi hayallerinden vazgeçer. Ebeveynlerinin, yaşadıkları toplumun ya da çağın onlardan beklediği kariyer yoluna saparlar. Bunun sonucunda, belki de hayatının geri kalanını, aslında hiç istemediği bir işi yaparak geçirirler.

 Bu yazıda anlatmaya çalıştığım şeyin sadece meslek seçiminde fark ederek veya etmeyerek bireysel yaşayamadığımızı göz önünde bulundurup daha örnekler verebileceğimiz tonlarca alan olduğunu düşünürsek hiçbir insanın hiçbir zaman bireysel yaşayamayacağı kanısına ulaşabiliriz.

Ceylin TÜRKELİ 444