Thomas Mann’ın ‘Büyülü Dağ’ romanında geçen bu cümle bize hayatın kaçınılmaz gerçeklerinden bir tanesini anlatıyor aslında. İnsan yaşadığı çağın koşullarına ve insanlarına ayak uydurmalıdır, uydurmak zorundadır. Eğer uydurmazsa yaşadığı toplum tarafından genellikle dışlanır ve hayat onun için çekilmez olur. Kendi yaşadığı döneme ayak uydurmuş birinin ise farklı bir dönemde yaşayabilmesini bekleyemeyiz. Mesela bin sene önce yaşamış bir insanı şu an yaşadığımız döneme getirsek o insan bu döneme ayak uyduramaz. Bu olay bizim için de geçerlidir. Bin sene önceye gidip ben o döneme ayak uydurur, rahatça yaşarım diyebilecek bir insan tanımıyorum.
Bu olay tek yaşanılan dönemler arasında değil, yaşanılan
yerler arasında da aynı şekildedir. Şimdi iki tane insan düşünelim. Birincisi
zenginlerin yaşadığı, suç oranının az olduğu, huzurlu bir yerde yaşıyor olsun.
İkincisi ise çoğu kişinin evsiz olduğu, yasa dışı işlerin döndüğü, serserilerin
her yerde olduğu, huzursuz bir yerde yaşıyor olsun. Şimdi bu iki insanı
yaşadıkları yerden alıp, yerlerini değiştirsek yaşayabilirler mi? Evet,
yaşayamazlar. Aynı zamanda bu insanlar yaşadıkları insanlardan öyle ya da böyle
etkilenmiş olacaklardır. Serseriler tarafından yetiştirilmiş bir insanın
huzurlu bir yerde huzursuzluk çıkarmamasını bekleyemezsiniz. “Coğrafya
kaderdir.” derler. Birkaç istisna dışında bence de coğrafya kaderdir.
Son olarak kendinize şu soruyu sormanızı istiyorum. Eğer
farklı bir dönemde veya farklı bir yerde yaşıyor olsaydınız bugün olduğunuz
insan olur muydunuz?
Berkin İNALBARS 349
1 Yorumlar
Dediklerine katılıyorum ve yazının sonunda soruyu okuyucuya geri yöneltmek iyi bir seçim olmuş.
YanıtlaSil