Bu sözü düşündüğünde, aslında hayatımızı yalnızca kendimize ait sanıyoruz, değil mi? Ama aslında, yaşadığımız çağın ve çevremizdeki insanların hayatları da bizim hayatımızı şekillendiriyor. Yani, sadece kendi hayatımızı yaşamıyoruz, bilinçli ya da bilinçsiz olarak içinde bulunduğumuz dönemi ve toplumu da yaşıyoruz.
Mesela, sosyal medyada vakit geçirdiğinde, aslında bu sadece senin tercihin gibi gözükebilir. Ama bir yandan da, çağımızın etkisi var. Herkesin yaptığı şeyler, hepimiz bir şekilde toplumsal bir "akışın" parçasıyız. Bu da demek oluyor ki, senin hayatın, etrafındaki dünyanın ve o dünyanın yaşadığı değişimlerin bir parçası.
Daha net bir örnek verecek olursak, şu an yaşadığımız teknoloji çağında bir genç olmak, 20 yıl önceki bir gencin hayatından çok farklı. Bugün, telefonlarımızla dünyayı anında takip edebiliyoruz. Oysa eski zamanlarda insanlar sadece gazetelerden ya da televizyondan bilgi alabiliyordu. Yani, her şeyin bu kadar hızlı değiştiği bir dünyada yaşamak, bireysel hayatımızı da etkiliyor.
Bunun dışında, toplumsal olaylar da bizleri şekillendiriyor. Mesela, pandemi dönemi… Kimse böyle bir şey beklemiyordu, ama herkesin hayatını alt üst etti. Hepimiz, evlerimize kapanarak bir süre boyunca aynı şekilde yaşadık. Kendi hayatlarımızda bir değişiklik yapmasak bile, dış dünyadaki bu büyük olaylar, bizleri de değiştirdi. Bu da gösteriyor ki, sadece kendi hayatımızı yaşamıyoruz, aynı zamanda içinde bulunduğumuz dönemi de bir şekilde yaşıyoruz.
Sonuç olarak, insan sadece kendi hayatını yaşamadığını, toplumla ve zamanla iç içe olduğunu fark ediyor. Kendi yaşamımızı sürerken, bir yandan da o dönemin izlerini taşıyoruz. Hem toplumu etkiliyoruz, hem de toplum bizi etkiliyor. Bir anlamda, biz hep birlikte yaşadığımız zamanın bir parçasıyız.
Deniz Arda EREN 370
0 Yorumlar