‘’Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar…’’
Thomas Mann’ın ‘’Büyülü Dağ’’ romanında geçen bu cümleyi yorumlamaya öncelikle anlamakla başlayalım. Şahsımca ‘’Çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar.’’ ifadesiyle insanın yaşadığı çağdan, ortamdan, bireylerinden biri olduğu toplumdan kendini soyutlayamayacağı, onlardan kendini ayrıştırıp yalnızca kafasındaki at gözlüğüyle toplumdan izole bir yaşam süremeyeceği anlamı çıkar. İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır. İnsanın varlığı veya hayatta kalması için topluma ihtiyacı vardır. Örneğin küçük bir çocuğu baz aldığımızda çocuğun, beslenmek, barınmak, sağlıklı bir ortamda yaşam sürmek gibi temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi açısından ebeveynlerine ve çevresine; kimlik ve manevi gelişiminin tamamlanabilmesi için topluma ihtiyaç duyduğu aşikardır. Toplumun nihai amacı bireyleri için iyi ve mutlu bir yaşamı teşvik olduğundan toplum, bireysel kişiliğin her yönden gelişmesi için koşullar ve fırsatlar yaratır. Bireyler arası iş birliğini sağlayarak iletişimi güçlendirir. Toplumun bireyi etkilediği gibi bireyler de deneyimleriyle, yaşantılarıyla toplumu etkileyerek toplumun genel yapısını oluşturur. Velev ki birey-toplum ilişkisinin böylesine güçlü bir etkileşim içerisinde bulunduğu toplumlarda yaşantıların keskin çizgilerle ayrılması mümkün değildir. Birey, ister istemez yaşadığı toplumun genel görünümünü benimser ve yaşamını genel kabuller çerçevesinde sürdürür. Tabiri caizse ‘‘aykırı’’ olamaz. ’’Aykırı’’ olduğunuzu iddia etmeniz anlaşamadığınız ebeveynlerinize ‘‘Ben asla size benzemeyeceğim!’’ diye triplenmek gibidir. Bu durum tıpkı bir yapbozun parçaları olmaya benzer. Parçalar bütünü, yani büyük resmi oluşturur. Velhasılkelam fikrimce Thomas Mann, ilgili cümlede insan-toplum ilişkisi doğrultusunda bireyin toplumdan etkileneceği gerçeğini vurgular.
Güler Irmak ÖZKAN 170
0 Yorumlar