Bu cümle bence insanın yalnızca kendi yaşamını değil, aynı zamanda yaşadığı zamanın ve toplumun etkilerini de taşıdığını anlatıyor. Bence bir insan, sadece kendi hayatını yaşarken bile, bir yandan da popüler kültürden ve toplumdan etkilenir. Kendimizi sadece birey olarak tanımlasak da, yaşadığımız çağın, kültürün, toplumsal yapının bir parçası olduğumuz konusunda hemfikir olmalıyız.
Yani bir nevi bu cümle insanın ne kadar bağımsız olursa olsun, toplumdan ve çağından tamamen izole olamayacağını gösteriyor. Örneğin, bir insan kendi kararlarını aldığını düşünse de, aslında hangi düşünceleri benimsediği, hangi değerleri savunduğu, çoğu zaman çevresindeki arkadaşlarının veya tanıdıklarının verdiği akıllar hatta tercihler ile şekillenir. Toplum ve yine dediğim gibi popüler kültür bizi bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yönlendirir. Aslında bu konuyu özgür olmaya da bağlayabiliriz. Peki, gerçekten tamamen özgür olabilir miyiz? Yoksa her hareketimiz ve düşüncemiz, etrafımızdaki dünyaya göre mi şekilleniyor?
İnsan, yaşadığı dönemin ve toplumun ruhunu taşır. Hangi düşünceleri kabul ederiz, hangi ideolojilerle uyum sağlarız.. Bütün bunlar, bazen farkında olmadan zamanın bize sunduğu seçeneklere göre şekillenir. Mesela, 21. yüzyılda yaşayan biri, dijital dünyanın etkisinden nasıl bağımsız olabilir ki? Aynı şekilde, 20. yüzyılda veya geçmişte yaşayan biri de o dönemin şartlarından ne kadar bağımsız olabilir? Bana göre hiç kimse olmak istediği gibi farklı veya özgür olamaz bu düşünce ile.
Sonuç olarak, insan yalnızca kendi hayatını yaşamakla kalmaz, aynı zamanda içinde bulunduğu topluma göre şekillenip izlerini taşır.. Kendi kimliğimizi ne kadar kurmaya çalışsak da ister istemez popüler kültür dediğimiz terimin kölesi haline gelebiliriz.
Berra Naz ÖZKAN 35
0 Yorumlar